Güncel

Empati: Dijital Dünyada Kaybolan İnsanlık

Empati: Dijital Dünyada Kaybolan İnsanlık

Empati, hepimizin aslında neredeyse her zaman “Ben empati kuruyorum ama karşımdaki kişi beni anlamıyor. Ben empatik yaklaşabiliyorum ama o anlamıyor.” dediği anlarında ortaya çıkan bir kavramdır. Anladığımızı ama anlaşılmadığımızı iddia ederiz.

Günümüzde yapay zeka ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte, insan insana karşılıklı etkileşim giderek azalmakta; karşımızdaki kişi artık bir insan olmaktan çok yapay bir varlık gibi algılanabilmektedir. Bu durum empati kurma becerimizi olumsuz yönde etkilemekte, örneğin duygusal bağlarımızı yüzeysel hale getirmektedir.

Peki empati deyince tam olarak ne anlıyoruz?

Empati, karşımızdaki kişinin duygularını anlamak, onun penceresinden bakabilmek ve dahası, bunu yapmaya cesaret edebilmektir. Çünkü çoğu zaman karşımızdaki kişi bizi, bizim kendimizi gördüğümüz gibi görmeyebilir; haliyle bu durum bizde hoşnutsuzluk yaratabilir. Tam da bu noktada temel mesele, öncelikle kendimizle barışmaktır: kendimizi anlamak ve “Ben olsam şöyle yapardım” diyerek yargılamak yerine, gerçekten dinlemeye odaklanmaktır.

Gelecekte yapay zekanın etkisi daha da arttığında, insanlarla sağlıklı bir bağ kurabilmek çok daha kritik hale gelecektir. Bizler bu geçiş döneminde empatiyi bir kavram olarak değil, bir hayat felsefesi olarak öğrenmek zorundayız. Çünkü artık neredeyse herkes, empatiyi karşı taraftan bekliyor; anlaşılmayı bekliyor ve anlaşılmadığını hissedince suçlamak ve savunmaya geçmek daha kolay geliyor. Oysa empati bir cesaret işidir: Kendi içimizdeki olumsuz duygularla yüzleşmeye hazır olmak demektir.

Bugün sosyal medyada karşılıklı hakaretler çoğalıyor, öyle ki hakaretleşmeye dönüyor. Aynı evin içinde birbirine yabancılaşan aileler, birbirini tanımayan arkadaşlar ortaya çıkıyor. Bu durumda empatisiz ilişkiler yüzeysel olmaya ya da sadece çıkar temelli yürümeye mahkûm oluyor. Empati ise havalı bir kelime olarak hayatımızda yer alıyor ama davranışımıza yansımıyor.

Peki ne yapmalıyız?

  • Yargılarımızı bir kenara bırakmalıyız. Karşı tarafı gerçekten
  • Çözüm üretme baskısını azaltmalı, “Bu durum senin için zor olmalı.”
  • Kendi hikâyemizi anlatmak için sıraya girmemeli; karşımızdakinin duygusuna alan açmalıyız.

Empatiyi içselleştirebildiğimizde sadece karşımızdaki insanları değil, kendi insanlığımızı ve iç dünyamızı da yeniden keşfedeceğiz.

Ya siz, bu yolda bir adım atacak mısınız?

Yazar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir