Güncel

Hepimiz Biraz OKB’ li miyiz?

Hepimiz Biraz OKB’ li miyiz?

OKB yani obsesif kompulsif bozukluk, mantık dışı olduğu bilindiği halde tekrar tekrar zihni meşgul eden ve kontrol altına alınamayan takıntıların sebep olduğu dürtüyü bastırmak amacıyla bazı hareketleri defalarca yapmak şeklinde seyreden bir psikiyatrik bozukluktur. Gündelik hayatta farklı şekillerde görünebilir. Ben bugün size benim için nostaljik bir hikayeyi anlatacağım. Benim OKB anımı…

Okb

Yıllar daha 2000’lere varmamışken, ben ve arkadaşlarım hayatımızın en enteresan yıllarını yaşarken, lisede bir grup arkadaşla toplaşıp bir dergi çıkarmaya karar vermiştik. Orada, duygu ve düşüncelerimizi anlatan şiir, makale vb. gibi paylaşımlar yapacaktık. Hazırlıklarımızı yapıp sponsorumuzu ayarlayıp basıma hazırlanırken, dergi ismi çeşitli kurumların onayından geçmeyince ve biz de isimden vazgeçmeyince, elimizde numune dergimizle öylece kalakaldık.

 

Yıllar yıllar geçti ve bizler büyüdük, okuduk, çeşitli mesleklere sahip olduk ve benim karşıma tekrar bir dergi hayali çıktı. Bu sefer çağın gerektirdiği üzere bir web dergisi hazırlanacaktı, ben de orada yazan uzmanlardan biri olacaktım (tam şu an bu yeni nesil web dergisinde geziniyor ve yazımı okuyorsunuz😊). Birkaç konuyu (bkz.: akran zorbalığı, çocuklara sınır koymak) yazdıktan sonra, sırada ne olabilir diye düşünürken eskilere gittim. O zamana ışık tutan, içinde biraz benden/bizden bir şeyler ve biraz da OKB barındıran, benim için manevi değeri çok büyük olan yazımı sizinle paylaşmak istedim: tebessüm etmeniz ve kendi OKB tarzı düşüncelerinizi, davranışlarınızı düşünmeniz umuduyla… Buyurun size yıllar öncesinde Turan Esma iken yazdığım yazı: “Köşe”.

KÖŞE

Hiç düşündünüz mü? Hayatımızdan o kadar çok köşe geçti ve geçiyor ki, saymak mümkün değil.

Fi tarihinde doğduk. İlk günlerde evin en kral köşesinde uyuduk.

Biraz büyüdük. Dört, beş filan olduk. Arabanın ön koltuğunda oturmaya çok meraklıydık, baş köşede.

İlkokula başladık. Kendimizle birlikte işi de büyüttük, köşe kapmaca oynamaya başladık, bahçenin en tenha köşesinde. Gece yatarken şu köşeye kalem, şu köşeye silgi, arka gözün sağ köşesine matematik, sol köşesine Türkçe kitabı diye diye yerleştirdik çantamızı, tam beş yıl.

Ve ardından şehrin bir köşesinde sınava girdik: ya kazandık ya kazanamadık. Sonuçta bir okula yazıldık, yazın köşesinde. Ya mutluluğu bekleriz dedik bir köşede ya da acıyla karşılaşırız başka bir köşede.

İlk gün koşarak girdik sınıfa, cam köşesi belasına. Orta okula gittik geldik, servisin bir köşesinde. Belki not defterinin köşesindeydi resmimiz, belki de iftihar albümünün üst köşesinde ya da kara listenin baş köşesindeydi ismimiz.

Hatırasıdır şüphesiz hepimizin, kuyruk mükafatı kantinin köşesindeki yanık simit.

Sonra o güzel lise yıllarını yaşamaya başladık okulun en ıssız köşesinde. Bir köşede yalnızdık, bir köşede mutsuz. Belki de aradığımız çok uzak bir köşeydi. Asıl güzel olan o sınıfın dip köşe muhabbetleriydi konudan konuya atlanılan veya on dakikalık teneffüste oluşturulan sınıf müzikalleri. Her köşede başka bir ritim, masa, kalem ve assolist radyo.

Büyüdük ya! Artık çoluk çocuk binsin servise dedik, düştük yollara. Başladı otobüs maceraları okul giriş çıkışlarında.

Uyandık sabahın köründe yatağın bir köşesinde, sonra uykulu uykulu attık kendimizi sokağa. Birinci, ikinci, üçüncü köşe derken ulaştık durağa, beklemeye başladık bir köşede. Otobüse bindik sonra seçtik rahat bir köşe “fazla samimi olmayalım” bir durak sonraki kalabalıkla diye. İndik ve yürümeye başladık, münasip bir köşe bulamadık beklemek için arkadaşları. Tırmandık okula doğru olan yokuşu senelerce.

Hedefler belirlendi, hayaller kuruldu gerçekleştirilmek üzere yurdun bir köşesinde.

Hiç kimse kızmadı şimdiye kadar, “köşe” takıntımıza. Sadece kaleciyken söylendi, “aman köşelerde durma”.

En önemlisi de öğrendiklerimizin bandını yerleştirdik beynimizin iyi bir köşesine.

Bunlar sadece benim aklıma gelen 18 yaşına kadarki köşelerdi.

Eminim daha birçok köşe vardır unutulan veya yaşanılacak olan.

İsterseniz bir oturup düşünün daha kaç köşe çıkar karşımıza.

NOT: Sanmayın ki çabaladım sitenin bir köşesini kapmak için, hata bende değil mutlaka bir köşeye koyacak arkadaşlar yazıyı. Çünkü onlar da en az benim kadar köşe manyağı.

BİR NOT DAHA: Siz saymakla uğraşmayın, ben söyleyeyim tam 41 tane köşe kelimesi geçiyor yazıda.

Köşenoyak

Yazar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Güncel

DEPRESYON NEDİR?