Narsisizm Masalı Ve Narsisizm İle İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar
Günümüzün en popüler psikoloji konularından biri de narsisizm !
Bu konuyla ilgili son yıllarda onlarca kitap yazıldı. Belki de binlerce kişi bu konuda videolar çektiler. Diğer insanlar da bu kitaplar ve videolardan yola çıkarak kendilerini, etraflarındaki insanları ve bu insanlarla olan ilişkilerini sorgulamaya başladılar.

Gelen danışanlarım ya kendilerinin narsist olup olmadıklarını sorguluyorlar ya da erkek/kız arkadaşlarının narsist olduklarından şüpheleniyorlar.
Peki nedir bu narsisizm ?
Gelin size bunu bir hikaye üzerinden anlatayım…
Bir varmış bir yokmuş…
Aynalar ülkesi diye bir ülke varmış. Herkesin bir aynası varmış ve herkes aynasını gün aşırı temizliyor, parlatıyormuş. Aynaları zamanla eskiyenler ya da çatlakları olanlar da oluyormuş elbette. Ama gizlemeye çalışmıyorlarmış. Bazen tamir etmeye uğraşıyorlarmış tabi. Bu yüzden bazen kendilerini kusurlu olarak görseler de bunu anlayabiliyormuş. Bu zaman geçtikçe oluşuyor ve hayatın gerçeği diye düşünüyorlarmış.
En parlak olanlar ise en güçlü olanlar olarak görülüyormuş. Hatta işi abartıp günde defalarca aynalarını silen, parlatan ve bununla da tüm gün övünüp diğerlerini eleştiren kişiler oluyormuş. Diğer insanlar da bu kişilerin ne kadar güçlü, kusursuz ve titiz olduklarını düşünmeye başladıkça bizde mi sorun var acaba diye düşünmeden edemiyorlarmış.
Günlerden bir gün bu ülkeye bilge biri gelmiş. Onun aynasında da çatlaklar ve yıpranmışlık izleri varmış tıpkı kendilerininki gibi. Ve bu bilge herkesi izlemeye başlamış. Aynasını gün içinde defalarca parlatan , dışarıdan ışıl ışıl görünen ve bununla ilgili sürekli övünürken başkalarını da acımasızca eleştiren kişilerin aslında çatlaklarının ne kadar çok olduğunu ve bunları sürekli kamufle etmek için böyle çabaladıklarını halka anlatmış. Oysa bu çatlaklar bizi biz yapan şeyler. Kusurlarımız değil yaşanmışlıklarımız demiş. Bilgelik , kendini güzelliklerle beraber tüm kusurlarımızı da kabul etmekle gelir demiş.
Halk durumu anlamış ve hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığına kanaat getirmiş. Her parlak olan güçlü değil hatta en çok parlamaya çalışanların en çok görülmeye ihtiyaç duyduklarını anlamışlar. Kendimizi olduğumuz gibi görmek, bunu kabul etmek ve bu halimizle var olmak bizi biz yapar. Asıl güç budur diye düşünmüşler.
Narsist kişilerle ilgili en çok yanıldığımız noktalardan biri de bu aslında.
Narsistler kendilerine çok güvenir sanıyoruz. Oysa narsistlerin özgüveni çok kırılgandır ve içlerinde yoğun bir şekilde yetersizlik, değersizlik ve onay bağımlılığı taşırlar.
Narsisizm her birimizi içine alan çok geniş bir spektrumdur ve bütün bu spektrum anlaşıldığında kavranabilen bir olguya dönüşür.
Narsisizmin farklı şiddet düzeyleri yani farklı belirtileri, görünümleri ve dışa vurum şekilleri vardır. Bu spektrumda normal ya da sağlıklı narsisizm de vardır.
Doğru bilinen yanlışlardan biri de her kendini seven kişiyi narsist olarak tanımlamak olacaktır. Kendine ve hayata dair farkındalığı yüksek olan kişiler ilişkilerinde sağlıklı sınırlar çizer ve kendilerine şefkatle yaklaşırlar. Oysa narsist kişiler kendi benlik sınırlarını örmekte zorlanır ve başkalarını kendisinin bir uzantısı gibi görüp onlarla gerçek ve samimi bir etkileşim içine giremez.
Narsist kişiler romantik ilişkilerde çok tutkuludur düşüncesi de kısmen yanlış. Bu ilişkinin başlangıcı için geçerlidir. Bu idealleştirme evresidir. Daha sonra ilişkinin en zorlu döngüsü başlar : değer düşürme, manipülasyon, suçlama ve sessiz cezalandırma.
Peki narsist kişiler hep güçlü ve hiçbir şeye ihtiyaçları yok mu gerçekten? Her ne kadar böyleymiş gibi davransalar da aslında en çok onay arayan kişilerdir. Çünkü sürekli güçlü, üstün ve başarılı görünme çabası çoğu zaman çocukluk dönemindeki duygusal ihmal, aşırı övgü veya değersiz hissetme deneyimlerinden kaynaklanır.
Narsisizm sadece erkeklerde görülmez ! Kadınlarda da çok görülür. Sadece kadınlarda dışavurumu farklıdır. Erkekler daha büyüklenmeci, rekabetçi ve öfkeli davranışlar sergilerken kadınlarda daha örtük davranışlar görürüz. Kadınlarda kırılgan ve mağduriyet anlatıları üzerinden şekillenen bir narsisizm tablosu vardır.
Gelelim en çok sorulan ve cevabı yanlış bilinen bir soruya : Narsistler değişir mi ?
Toplumun genelinde her nasılsa ‘’ Narsistler asla değişmez ! ‘’ olarak bilinse de bu yanlıştır.
Evet narsistik kişilik örgütlenmesi derin köklüdür. Terapiye gelmeyi de kolay kolay kabul etmezler. Ancak bir gün gelmeye başladıklarında ve terapiye de inanırlarsa değişim olabilir. Bu değişim ; farkındalık, terapi motivasyonu ve duygusal düzenleme becerileri gerektirir. Özellikle BDT ve Şema Terapi değişime katkı sağlayabilir.
Özetle ; narsisizm ile ilgili pek çok şeyi yanlış duyuyoruz. Her davranışın altında patolojik birşeyler arayıp arkadaşlarımızı, aile bireylerimizi ya da partnerlerimizi narsistik kişilik bozukluğu etiketi yapıştırmadan önce doğru kaynaklardan bilgiler edinmek yaralı olacaktır.

