Çocuk Güncel

Üstün Zekalı Çocuk Annesi Olmak

Üstün Zekalı Çocuk Annesi Olmak

İsmini Cihangir koyacağımız zaman arkadaşlarım, “Emin misin? Bak, halim selim bir isim koy, yoksa çok zorlanırsın” dediler. Ben ise başıma neler geleceğinden habersiz, onları çok da ciddiye almadım. Cihangir, dünyayı fetheden (cihan fatihi) manasına gelen Farsça kökenli bir isim. İsmi gibi de oldu: Kabına sığmayan, büyüyünce ne olacağını sorduğumuzda bile tek bir şey seçemeyip bilim insanı, inşaatçı, sağlıklı çikolata fabrikası sahibi gibi hayaller sıralıyor. Bu yazıda size üstün zekalı çocuk annesi olmanın nasıl bir tecrübe olduğunu anlatacağım.

Bebekliğinden itibaren annem Cihangir’in çok zeki olduğunu söylese de ben torununu sevdiği için biraz abarttığını düşünürdüm. Şimdi geriye dönüp bakınca, bilişsel becerilerinin önde gittiğini daha iyi anlıyorum. 2 yaşındayken Türk, İngiliz ve Kiril alfabelerini öğrenmesi gibi… Üstün zekalı çocuk annesi olmak bazen de gördüğün gerçekleri yok saymaktır.

Genelde aileler üstün zekalı çocuğa sahip olmak ister ve öyle olunca gurur, keyif, kolaylık gibi duygular deneyimleyeceklerini düşünürler. Bizim sürecimiz pek de öyle olmadı. Güzel duyguların yanında bolca üzüntü, öfke, utanç, hayal kırıklığı ve yetersizlik gibi zorlayıcı duygular da yaşadık.

Üstün zekalı çocuklarda genelde hiperaktivite de vardır ve Cihangir de hiperaktif bir çocuk. O kadar farklı bir yelpazede özellikleri var ki onu anlatmaya çalışmak çok zor. Bazı konuşmaları size “büyümüş de küçülmüş” dedirtebilir, bazen de “of, bu çocuk ne saçmalıyor” diyebilirsiniz.

Eğlenmeyi seven, espri yeteneği üst düzey olan, günlük hayatın içindeki seslerde bile komiklik bulabilen bir çocuğunuz varken, hayatın koşturmacası ve yorgunluğunda, içine gulyabani kaçmış bir yetişkin olarak onun neşesine içten bir gülümseme sunabilmek her zaman mümkün olmuyor. Unutmadan söylemeliyim; bir de çok konuşuyor. Enerjisi son seviyede ve hiç tükenmeyen bir çocuğun hareketlerine ve zihnine yetişmek pek de mümkün değil. Bir dönem onu yorulsun diye parka çıkarırdım, eve geldiğimizde benim ayakta duracak gücüm kalmazken, o koltukların tepesinde zıplamaya başlardı. Bolca çaresiz hissettiğim zamanlardı…

3 yaşındayken onu jimnastik kursuna başlatmıştım. 8 kişilik grupta diğer çocuklar öğretmenin peşinde, onun her talimatlarını uygularken Cihangir kendi kafasına göre sağa sola koşturuyor, jimnastik minderlerini dağıtıyordu. Tam o sırada içimden “neden benim çocuğum diğer çocuklar gibi değil?” diye üzülürken yanımda çocukları izleyen başka bir veli dönüp soru tonlamasıyla, “Biraz hiperaktif galiba?” dedi. Yer yarılsa da içine girsem diye düşündüm. Üstün zekalı çocuk annesi olmak bazen utanmaktır.

3 yaşında anaokuluna başladı ve okula giderken her gün mızmızlanarak gidiyordu. Arkadaşlarıyla arası çok iyiydi ama şimdi düşünüyorum da belki de orada kendisini anlaşılmış hissetmiyordu. Üstün zekalı çocuklar genelde duygusal olur; Cihangir de öyle, hem duygusal hem de manipülasyon becerisi yüksek bir çocuk. Her sabah mızmızlanarak veya ağlayarak okula gitmemek için şansını denerdi ve azımsanmayacak sayıda beni ikna etmişliği de vardır. Üstün zekalı çocuk annesi olmak bazen kandırılmaktır.

Anaokuluna başladığında öğretmenlerinden duyduğumuz “Etkinliklerin sonuna kadar bekleyemiyor”, “Bazı grup oyunlarına katılmak istemiyor, tek başına oynuyor” gibi sözler anneliğimi sorgulamam için yeterliydi. Üstün zekalı çocukların sosyal becerileri kısıtlı olabiliyor ama Cihangir okulda çok sevilen, girişken, konuşkan ve liderlik özellikleri olan bir çocuktu. Öğretmenleri ondan bahsederken hep gülümserdi, Cihangir’in ne kadar şahsına münhasır olduğunu, şaşırdıkları ve komik buldukları anıları anlatırlardı. Üstün zekalı çocuk annesi olmak bazen eğlenmektir.

5 yaşındayken anaokulu öğretmeni, “Ben Cihangir’le konuşurken bir yetişkinle konuşuyormuşum gibi geliyor” demişti. O dönemde 2 basamaklı sayıları zihninden toplamaya başlayınca, onda farklı bir durum olduğuna emin olup zeka testi yaptırmaya karar verdim. Ve belki de bilinçdışında yüzleşmekten kaçındığım gerçekle yüzleşmiş oldum. Psikolog olmama rağmen bunu öğrenince sudan çıkmış balığa döndüm. Ona nasıl bir ilkokul seçmeli, zekasını desteklemek için neler yapmalı, onun zihin işleyişini anlayabilmek için öğrenmem gerekenler derken kafam kazana döndü. Üstün zekalı annesi olmak bazen şaşakalmaktır.

Cihangir şimdi 1. sınıf öğrencisi, 7 yaşını doldurmasına az kaldı. Yine okula gitmek istemezse diye endişelenirken bizi şaşırttı ve hafta sonu bile okula gitmek için ağlıyor. Şükür, okulun kıymetini anladı diye sevinirken meğer okulda kendisi gibi hareketli bir çocukla kanka olmuş ve birlikte çeşitli azmanlıklar yapıyorlarmış. Bu nasıl aklıma gelmez, değil mi? Üstün zekalı çocuk annesi olmak bazen aptal gibi hissetmektir.

Henüz üstün zekâlı olduğunu söylemedik; narsisistik bir pekiştirme olmaması için, öğrenmeye hazır olduğu zamanı bekliyoruz. Zeki olduğunun farkında ama akranlarıyla arasındaki farkı henüz tam görmüyor. İşte o farkındalığın başladığı an, bizim için yeni bir sürecin de başlangıcı olacak. Belki de o yeni süreci yine burada sizinle paylaşırım.

Yazar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir